İsrail askerlerinden vahşet itirafı: Önce vur sonra sor!

 İsrail’in 7 Ekim’den bu yana büyük bir yıkıma yol açtığı Gazze’deki saldırılarında yer alan askerler, ordunun sivillere rastgele ateş açtığını, evleri ateşe vererek yıktığını ve sokakların cesetlerle dolu olduğunu anlattı.

Tel Aviv merkezli “+972” isimli internet sitesinin Local Call işbirliğiyle yaptığı ve Gazze’deki saldırılarda yer almış 6 İsrail askerine dayandırdığı haberinde, İsrail ordusunun Gazze’de sivillere yönelik katliamları ele aldı.

Habere göre, Gazze’deki aktif görevi sona eren 6 İsrail askeri, ordunun Filistinli sivilleri “girilmez bölge” olarak tanımladıkları yerlere girdikleri için rutin olarak infaz ettiğini söyledi.

ORDU CESETLERİ ULUSLARARASI KURULUŞLAR GELMEDEN GİZLİYOR

Öldürülen sivillerin cesetlerinin çürümeye ve sokak hayvanları tarafından yenilmeye bırakıldığını anlatan askerler, ordunun bu cesetleri uluslararası yardım konvoyları gelmeden gizlediğini kaydetti.

Askerlerden ikisi ise “Filistinlilerin evlerini işgal ettikten sonra sistematik bir şekilde ateşe verme politikasına tanıklık ettiklerini” belirtti.

“ATEŞ EDEREK STRES ATIYORUZ”

Çeşitli kaynaklar, “askerlerin kısıtlama olmaksızın ateş ederek stres attığını” aktarırken, Gazze’deki saldırılarda yer almış bir asker de “Eğer bir tehdit hissi bile varsa açıklamaya gerek yok, sadece ateş edersiniz.” ifadelerini kullandı.

Bir asker, Filistinli sivillerin nasıl hedef alındığına ilişkin, “pencereden kendilerine bakan birinin dahi şüpheli olarak görüldüğü ve ateş edildiğini” anlattı.

“ÖNCE VUR SONRA SOR”

İsrail ordusunun “görünüşte terk edilmiş yerlerde sebepsiz yere yoğun ateş açtığını” anlatan bir başka asker ise bu tür emirlerin doğrudan sahadaki komutanlardan geldiğini, bazen ise yukardan emir gelmese bile yaşandığını kaydetti.

Bir başka asker ise Gazze’deki saldırılarda kullanılan yönteme ilişkin, “Önce vur, sonra sorular sor. Bu görüş birliğiydi. Gereksiz yere bir evi yerle bir edersek ya da mecbur olmadığımız birini vurursak kimse gözyaşı dökmez.” ifadelerini kullandı.